Takip ettiğim bir edebiyat dergisinde görmüştüm
Körler Ülkesi'ni. Konusu oldukça dikkatimi çekmişti, hakkında olumlu yorumlarda
okuyunca, bende ekim aynının 3. kitabı olarak kendisini seçtim :)
Yazar: H.G.Wells
Çeviren: Evrim Öncül
Kolektif Kitap, 2015, 62 sayfa
Tahmin edersiniz ki,
Körler Ülkesi’ni bir iki saatte bitirdim. Konusu ilginç olduğu kadar, bir o
kadar da düşündürücü. Öyle ki, bir dünya düşünün, sizden başka gören bir insan
yok. Üstelik nesiller boyu kör olan bu insanlar görmenin ne demek olduğunu
bilmemek gibi, kör olduklarının farkında da değiller. Lügatlerinde (lügatlar yazımı
meğerse yanlışmış) kör yada görmek gibi sözcükler bile bulunmayan bu insanlara,
görmeyi anlatabilir misiniz? Peki, görüyor olmak sizi onlardan daha üstün
kılabilir mi? Gerçekten de, Körler Ülkesi’nde tek gözlü insan kral mıdır? Yoksa
aksine köle midir?
İyi okumalar :) * * *
Not: Okuduğum bu kitap, geçen kış gittiğim
Karanlıkta Diyalog etkinliğini aklıma getirdi. Gözlerinizin karanlığa alışıp,
bir şeyleri seçmenizin bile imkansız olduğu bir karanlıkta, kendinizi göremeyen
insanların yerine koyarak İstanbul’da dolaşıyorsunuz. Daha doğrusu, bankası,
manavı, parkı, İstiklal Caddesi, hatta vapurun bile bulunduğu bir stüdyo
düşünün, yani öyle olduğunu varsayıyorum çünkü hiçbirini göremedim :) Ancak,
dokunduğum meyvelerden manavda olduğumu hissettim. Banklar, ağaçlardan parkta
olduğumu, gürültüden ise İstiklal Caddesine geldiğimi…Tramwaya bile bindim,
hatta vapura. Vapurda giderken esen esintiyi bile hissettim. Öyle ayrıntılı ve
güzel bir ortam hazırlamışlar. Ve tüm bunların hiçbirini göremiyorsunuz, ama
hissediyorsunuz, duyuyorsunuz. Eğer sizi yeterince meraklandırdıysam ve
İstanbul’da iseniz, o zaman bu deneyimi bizzat yaşamak için, bence sizde
Karanlıkta Diyalog’a uğrayın!
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder